HAVADA EJDERHA VAR
Teneffüs zili çalınca, dışarıda toplanan arkadaş grubumuz, kısa süreli bir oyun hazırlığı başlattı. Eşleşme, sayışma derken teneffüs aralığının yarısı gitti. Oyunu başlatan küme çevreye yayıldı. Okulumuzun hemen yanı başında yükselen dik tepenin etekleri, bizim için harika bir oyun alanıydı. Bir o yana, bir bu yana koşarak kaçan arkadaşlarımızı yakalamaya çalışıyorduk. Birdenbire yükselen bir haykırış tüm sesleri bastırdı. ‘Havaya bakın,havaya bakın !..’ İster istemez başlarımız havaya dikildi. Gördüklerimiz karşısında donup kaldık. Sanki hepimiz birer heykel olmuştuk. Çünkü şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir nesne, yukarıda upuzun duruyordu. Değirmenlerin su ambarlarına benzeyen ama ondan bile kalın ve beyaz bir şey, gökyüzünü boydan boya ikiye kesmiş gibiydi. Bunun ne olduğuna dair hiçbir fikrimiz yoktu. Herkes kendince bir takım tahminlerde bulunuyor, yorumlamalar yapıyor ama görünen varlığın ne olduğu hakkında kesin bir söz söyleyemiyordu. Yaşça ve sınıfça büyük ağabeylerimizden birinin söyledikleri kanımızı dondurdu. ‘Arkadaşlar bu bir ejderha olabilir.Masallarda anlatılan ejderhanın tıpatıp aynısı.Uzunluğu,havada uçuyor olması, tam bir ejderhaya benziyor.Kaçın,içeri kaçın !..’Söylediklerine gerçekten kendisi de inanıyor muydu, yoksa bizi mi korkutmaya çalışıyordu, bilmiyorum.Sağlıklı düşünecek bir durumda değildik.Hepimiz birlikte çılgın gibi koşarak sınıflara doluştuk.İçimizde korkudan ağlayanlar bile vardı.İçeride ne kadar gürültü yaptığımızın farkında değildik.Sınıflara bitişik olan lojmanda oturan öğretmenimiz hızla içeri girdi.Olağan dışı bir şeyler olduğunu anlamış olmalıydı. ‘Çocuklar ne oluyor? Niçin zil çalmadan içeri girdiniz? Nedir bu gürültünün sebebi?’ Diye, sorular sıraladı. Bizlerden acele bir yanıt bekliyordu. Son sınıf öğrencilerinden biri, ‘öğretmenim dışarıda, havada kocaman bir ejderha var.’ Dedi. ‘Ne ejderhası be, nerden çıktı bu ejderha masalı?’diye söylenerek dışarı yürüdü. Kısa bir süre sonra da geri döndü. Hepimiz öğretmenimizin nasıl bir tepki vereceğini merakla bekliyorduk. Öğretmenimiz gülme krizine tutulmuş gibiydi. Öğretmenin, şimdiye kadar bu şekilde, uzun uzun ve kahkaha atarak güldüğünü hiç görmemiştik. Güldü, güldü… Nihayet kendine hakim olabildiği zaman,’ çocuklar, o havada gördüğünüz ejderha değil. O, bir savaş uçağının arkasında bıraktığı duman. Çıkın dışarıya ve korkmadan seyredin. Göreceksiniz, birazdan dağılıp yok olacak.’Dedi. İçimizdeki korku geçti, aramızda şakalaşmalar başladı. Kim çok korkmuş, kim daha az korkmuş, bunları sorgulamaya başladık. Bu arada biz de doya doya gülüyorduk. Havadaki ejderha sandığımız duman, yoğunluğunu kaybetmiş, yer yer kopmalar olmuştu. Yaşamımızda ilk kez karşılaştığımız uçak dumanını, tamamen yok oluncaya kadar izledik.
Bilal BENGÜ